Kıbrıs’ın Dini Liderleri, Yeni Zelanda’daki iki camiye yönelik terör saldırıları karşısında birlik oldular
15.3.19
Kıbrıs’ın başlıca beş inanç topluluğunun – Rum Ortodoks, Müslüman, Ermeni Ortodoks, Maronit ve Latin Katolik- İsveç Büyükelçiliği Himayesinde Kıbrıs Barış Sürecinin Dini Yolu’nu oluşturan Dini Liderleri, masum müminlerin dua sırasında Christchurch kentindeki iki camide çifte terör saldırısı sonucunda öldürüldüğü ve yaralandığı Yeni Zelanda’dan gelen trajik haberler karşısında dehşete kapılmışlardır.
Kıbrıs’ın Dini Liderleri, öncelikli ve en başta Al Noor ve Linwood mescitlerinde gerçekleşen anlamsız saldırıların kurbanları için dua etmektedirler. “Kıbrıs’ta insan hakları ve barışa dair taahhütte bulunan ve bunun için birlikte çalışan” Kıbrıs’ın Dini Liderleri, “Yeni Zelanda’daki Müslüman kardeşlerimize karşı bu nefret dolu saldırıyı kategorik olarak kınamakta” ve 2015 yılında açıkça ifade ettikleri ortak pozisyonlarını yinelemekte, “Kıbrıs’ta, bölgede ve dünyanın genelinde her türlü saldırı, terörizm ve şiddete karşı tek ses olacaklarını” ifade etmektedir.
“Masum sivillere yönelik her türlü şiddeti kategorik olarak kınıyoruz. Hiçbir savaş, terör eylemi, zulüm veya masum insanlara yönelik şiddet saldırısı, Yüce Tanrı adına veya herhangi bir din ya da insanlık adına gerekçelendirilemez. Savaş savaşa yol açar. Şiddet şiddeti körükler. Tüm iyi insanlar birbirlerine saygı duyulması, birbirlerinin desteklenmesi ve önem gösterilmesi için birlik olmalıdır. Tanrı adına şiddet, dine karşı şiddetle eşdeğerdir. Biz dini liderler olarak, her türlü şiddete karşı sesimizi yükseltmek ve birlikte çalışmak gibi bir sorumluluğa sahip olmamızın yanı sıra, barışı her zaman koruyup teşvik etmek üzere savaşların, şiddetin ve bu tür çatışmaların temel sebeplerini titizlikle anlayıp çözmekle yükümlüyüz. Kutsal metinlerimiz sadece adaletsizlikle mücadele etmemizi değil, aynı zamanda aramızdaki en yoksul kesimleri korumamızı da öğüt verir. Eşitsizliğin kök saldığı bir yerde, istikrarsızlık ve çatışmaların patlak verme ihtimali çok daha yüksektir. Ortak değerlerimizden ilham alarak, aramızdaki en kırılgan kesime erişmek, insan haysiyetini üstün tutmak ve insan haklarını savunmak şeklindeki ahlaki yükümlülüğümüzü benimsiyoruz. Farklı kimliklerimizle tek bir insan ailesi olarak, farklı inanışlara sahip insanlar veya herhangi bir inanışa sahip olmayan insanlar olarak birlikte durmalıyız. Öğüt vermek, harekete geçmek gibi bir sorumluluğumuz var. İnsan yaşantısı ve haysiyetine dair duyduğumuz ortak saygının, şeytani terör eylemlerinden ve dinin çarpıtıldığı bu tür vakalardan çok daha güçlü olduğunu göstermeliyiz. Müşfik olalım ve sevgi, merhamet, adalet ve barış yolunda Tanrı’nın yolundan ilerleyelim.”
(Dini Liderler’in 24.11.15 tarihli Ortak Açıklamasından bir Kesit)